Eflan İlçes Hacıağaç Bilgi
Eflani İlçesi Acıağaç (Hacıağaç) Köyü Bilgileri

Acıağaç köyü Eflani ilçe merkezinin 12 km kuzeydoğusunda yer alır. Acıağaç, Gökçeoğlu, Dağcıoğlu, Şeyhoğlu, Parmaksızoğlu, Karacabey ve Aşağı mahalle gibi altı mahallenin bulunduğu geniş bir bölgenin adıdır. Acıağaç köyünün hane sayısı 80-85 hane civarında olmakla birlikte halkının büyük bir bölümünün göç etmesi nedeniyle bugün açık hane sayısı 25-30 arasında değişmektedir.Köy, batı ve doğu kesimleri Kezkaya denilen Eflani-Ovacuma sınırlarına kadar olduğu gibi, kuzey , doğu ve kısmen güney tarafları ormanlarla çevrili olup düz ve verimli bir araziye sahiptir. Acıağaç köyünün komşuları ise, güneyde Güngören köyü ve Ahatlar mahallesi Emirler köyü, doğuda Müftüler köyü ve Mollaoğlu mahallesidir. Karacabey mahallesinin batı tarafları Kezkaya da denilen Ovacuma ve Ova vadisinin göründüğü Kayabaşına kadar, Şeyhoğlu, Gökçeoğlu Ve Aşağı mahallelerinin kuzey taraflarındaki Çal, Afurpınarı ve Küllük mevki ile, Dağcıoğlu mahallesindeki Derekonuş,Kırantepesi ve Bünğüldeyik gibi bölgeler, zengin ormanlık alanlardır. Özellikle, kuzeyden güneye doğru akarak Paşa köprüsünden geçip Çukurören çayına karışan meşhur Maylat çayının kaynakları, Dağcıoğlu mahallesinin doğusundaki Bünğüldeyik mevkiindedir.

Dağcıoğlu Mahallesi

Bölgenin kuzeyinde, 15 hanelik bir mahalle olan Dağcıoğlunda açık 3 hane olmakla birlikte bu sayı yazları artmaktadır. Kuzeyde Kırantepesi ile batıdaki Derekonuş ormanlığı arasında güneye meyilli bir arazi üzerinde yeşil bir alanda kurulu olan mahalleye, rivayete göre aniden kayabolan bir adamın, uzun aramalar sonucu bulunması ve geçen zaman diliminde dağda kalması ile "Dağcıoğlu" denilmiştir.

Gökçeoğlu Mahallesi

Kurban çamı türbesinin güneyinde, karala korusu ormanlığı kuzeyinde hafifçe bir sırt üzerinde 20 haneden oluşan Gökçeoğlu mahallesinde açık hane sayısı 5-7 arasında değişmektedir. Kadrolu bir cami vardır.

Şeyhoğlu Mahallesi

8-10 hanelik bir mahalle olan Şeyhoğlu'unda açık hane sayısı 4-5 civarındadır. Düz bir arazi üzerinde kurulan mahalle bu adını, muhtemelen burada bulunan tekke şeyhi'nden yada onun oğullarından almış olabileceği gibi bir Türkmen oymağına bağlı Şeyhlü obasından da almış olabilir.

Aşağı Mahalle

Her yıl Hıdırellez kutlamalarının yapıldığı tarihi cami ve türbenin bulunduğu yerde olan Aşağı Mahalle 10-12 hanedir. Ancak iki hane açık vaziyettedir. Düz bir alanda olan mahallenin kuzey tarafları, türbe ve mezarlıkların bulunduğu yerlerde koruluk şeklinde ormanlıktır.

Karacabey Mahallesi

Etrafı sık ve meşelik ormanı olan Karacabey mahallesi doğuya meyilli yeşil bir alanda kuruludur. 10 hane civarında olup yarısı açık vaziyettedir.karacabey adı ise "Kara" ve "Karaca" gibi bir Türkmen oymak adından kalmış olmalıdır. Türklerde karaca bey adında Alp , Bey olduğu gibi "Kara" öneki ile, Kara-hacılu, Karataşlu, Karagözlü gibi oymak ve aşiretlerde vardır. Parmaksızoğlu mahallesi ise yarısı açık 10 hane civarındadır. Halkın genelinin soyadı parmaksızdır.

Adının Kaynağı Ve Tarihçesi

Acıağaç adı aslında Hacıağaç'tır. Yakın döneme kadar Hacıağaç iken sonradan Acıağaç olarak değiştirilmiştir ancak halk, Hacıağaç olarak bilir ve böyle ifade eder. Rivayete göre, bu köyden hacca giden dindar bir zat, hac'da bulunduğu sırada ve uyanık vaziyette iken köyünü ve bugün türbenin bulunduğu yeri görür. Buraları gördüğü sırada türbe yakınlarındaki ağaçlardan birinin dalına bir mendil bağlar. Hac farizasını yerine getirip, köyüne döndükten sonra hac'da gördüğü Ağacı dalındaki mendille birlikte köyde görünce " Ey mübarek sende mi hacca gittin!" der. Ve böylece köyün adı bu olaya istinaden hacıağaç olarak kalır. Şimdi öteden beri dillerde olan bu söylentiyi duyan okuyanların bazıları buna mantık açısından değerlendirerek böyle bir şeyin olmuş olduğuna ihtimal vermeyeceklerdir. Halbuki insan hayatını kalbini ve ruhunu ayakta tutan Allah inancına sahip kişilerin hayatında buna benzer vakıaların olduğu bir hakikattır.Burada keramet ağaçta değil, hacca giden kişinin manevi derecesindedir.Tabiki bu, meselenin inanç boyutudur.

Tarihçiler rivayete pek önem vermezler.Ancak tarihi kaynaklar ve kayıtlar ile rivayetler birbirini tamamladığı takdirde, en ufak bir söylenti yada ayrıntı bir yer ve olay hakkında fikir beyan etmemize yardımcı olur. Nitekim 1530 yılı muhasebe kayıtlarında, Eflani divanı Hacıağaç Kariyyesinden Mevlana Müslihiddin Fakih adına yıllık geliri 146 akçelik bir vakıf kaydı vardır.345 Bu vakıf kaydından çıkan sunuca göre hacıağaç adının, 1530 yılından önceye dayandığını aynı zamanda burada bir tarikata ait tekke veya zaviye bulunduğunu göstermektedir.zira Hacıağaç türbesinin bulunduğu alanda yarı yerleri toprağa gömülü vaziyetteki eski mezar taşlarının bulunduğu mezarlık oldukça büyük ve eskidir. Ayrıca etrafı ağaç ve tuğla ile çevrilen türbenin içindeki mezarda aynı özelliktedir. Buradaki bina ve mezar kalıntılarının yukarıda adı geçen kişilerin kurduğu tekke yada zaviyelere ait olduğu açıktır.

1530 yılından sonra bölge ve türbe ile ilgili bir başka kayıtta, 1730'lu yıllara aittir. Bu tarihte yöreyi gezen uluslu İbrahim Hamdi " bu hacıağa nam karyede kadiriler tekyesi olup şeyhleri hayli zahid ve mübarek ademlerdir," demektir. 346 Bu duruma göre Hacıağaçtaki türbe ve çevresinde Kadiri Tarikatının Tekkesi olduğunu anlıyoruz.Yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu köydeki bir ağacın hac'daki bir zatın gözüne göründüğü" şeklindeki söylenti ile tarihi kayıtlar dolaylıda olsa meseleyi aydınlatmaktadır.Hacıağaç köyü adını bu şekilde almış olmalıdır.
Ancak Oğuz boyları içinde Hacılu 347 adında bir cemaat bulunmaktadır. Hacıağaç adı bu Hacılu oymağından kalmışta olabilir. Bu duruma göre Hacıağaç köyü halkı 1530 yılından önce bu bölgeye yerleşmiş ve burada bulunan tekke etrafında organize olmuşlardır. Nitekim türbe yakınlarındaki camide çok eskidir. Hacıağaç köyünün tarihi daha eskileri dayanmakla birlikte elimizde kesin bir bilgi yoktur. Ancak halkın Cina mağarası dediği kaya tüneli muhtemelen Ceneviz yapısıdır. Elle yapıldığı açık olan tünelin tavanı tonozlu, taban ise kesme taştan özenle yapılmış basamaklardan oluşur. Ancak bu tarihi mirasın merdivenleri tahrip edilmiştir. Bununla birlikte köy ve çevresindeki arazilerde büyük kesme taşlar, örme duvarlar, kerpiç kırıntıları, bina giriş sütunları gibi bir çok tarihi eser vardır. Bu bölgeleri gezip incelediğimde Roma ve Bizans dönemlerine ait yerleşim yerlerine ve höyüklere rastladım.

Nüfus

H. 1314 M. 1897 yılı 348
Hane : 48
Nüfus : 289

1940 yılı 1950 yılı
Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam
133 212 345 202 312 415

1960 yılı 1970 yılı
Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam
196 244 440 190 226 416

1985 yılı 1997 yılı 2000 yılı
Toplam Toplam Toplam
265 74 62 349

2004 yılı itibariyle açık kayıtlar :1120
2004 yılı itibariyle kapalı kayıtlar: 983 kişidir. 350

Kaynak: H. Lütfi Ersoy'un hazırlamış olduğu Eflani'nin Tarihi ve Köyleri kitabı

 
Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol